Ankara’da gezilecek yerler listesinin uzayıp gitmesini inanın biz de beklemiyorduk. Yani pek tabii koskoca başkenti turla geziye gidip her 12 dakikada bir çay molası veren teyzeler grubu gibi 2 güne sığdıramayacağımız aşikardı ama, bu kadar uzayıp gitmesini cidden beklemiyorduk, uzadı da uzadı, eklendi de eklendi, önünü alamadık. Ata’mı ziyaret edin, Anıtkabir’e gidin diye söylemeye gerek var mı bilmiyoruz, o zaten Ankara’ya gitmek için başlı başına bir sebep. (biz daha önce 3-4 kez ziyaret ettiğimiz için bu gezide uğrayamadık ve doğrusu buna rağmen içimizde kaldı) Ancak bu işin bir de sonrası var! Bir kere Ankara’da şahane müzeler varmış, biz nasıl bu kadar geride kalmışız? Ayrıca bu mekan patlaması nedir, Ankara’nın en iyi mekanları yazısı yazacağız diye 2 günde Manas Destanı yazacaktık resmen. Hepsini gezmeye vaktimiz kalmadı ama, birkaç gördüğümüz yeri ve aklımızda kalanı önce bir şuraya bırakalım:
Anadolu Medeniyetleri Müzesi: Bilmeyen, duymayan var mıdır bilmiyoruz, zira Anadolu Medeniyetleri Müzesi Ankara’nın, hatta Avrupa’nın en önemli müzelerinden biri. Öyle ki zamanında 70’e yakın müze içinde “Avrupa’nın En İyi Müzesi” unvanını da kapmış, bize inanmıyorsanız unvanına kapılın, yeter ki gidin. Ata’mın öncülüğünde kurulan bu müzede Paleolitik Çağ’dan (Friends izleyenler bu cümleyi anlıyor, anlamayanlar Taş Devri diyor……) günümüze kadar uzanan arkeolojik eserleri kronolojik olarak görebilirsiniz. Rehber ile gezmek mümkün müydü hatırlayamıyoruz, mümkünse bizce mutlaka öyle yapın. Değilse en azından audio guide’sız gezmemeniz şiddetle önerimizdir.
CerModern: Ankara’nın modern sanatlar merkezi. Hani şu Instagram’da “İskandinav şehri terk görüntüler” paylaşmamız üzerine sizin “abi siz hakikaten Ankara’da mısınız yoksa Norveç’e gittiniz ve bizi mi yiyorsunuz” diye sorduğunuz yer. Yıl boyunca çeşitli sergiler, etkinlikler gerçekleşiyor, ancak ziyaret etmeden önce sitesine girip kontrol etmenizde fayda var, zira sergi/etkinlik olmayan bir döneme de denk gelebilirsiniz. Gerçi olmadı kafesinde oturursunuz canım, ne olacak. CerModern’e giriş ücreti 15 TL, öğrencilere 10. Sıhhiye metro durağına 10 dk. yürüme mesafesinde. Sıhhiye metro durağı diye yol tarifi falan verince kendimizi Ankaralı olmaya daha yakın hissettik……….
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi: “Yaşasın bizim memlekette de böyle müzeler var” diye dolaşıp durduğumuz ve gezdiğimiz süre boyunca mütemadiyen “biz burayı nasıl daha önce görmedik” hissine kapıldığımız müze. Çok büyük bir müze olmaması daha da detaylı gezmeyi kolaylaştırıyor, üstelik İbrahim Çallı, Nuri İyem, Osman Hamdi Bey gibi dev isimlerin eserlerini görme şansı yakalıyorsunuz. Ek bir bilgi olarak Şark Odası’ndan içeri girince solunuzda Atatürk’ün bu odada çekilmiş bir fotoğrafını göreceksiniz. Müzenin binasının şahane olduğunu da ekleyelim, hemen yanındaki harika binada da meşhur Etnografya Müzesi yer alıyor, buraya kadar gitmişken bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz. Bu arada müzeye giriş ücretsiz, biz oradayken müzeyi gezen tek kişiler olmamız resmen içimizi burktu, ihmal etmeyiniz.
Ulucanlar Cezaevi Müzesi: Nazım Hikmet’ten Erdal Eren’e, Cevat Şakir’den Deniz Gezmiş’e, Bülent Ecevit’ten Yılmaz Güney’e kadar birçok dev ismin yattığı, hatta Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Erdal Eren’in idam edildiği cezaevi günümüzde bir müze haline getirilmiş. Şu cümleleri yazarken bile sanki yeterince iyi açıklayamazmışız, kendimizi doğru ifade edemezmişiz gibi geliyor. Ankara’ya gidip bu müzeyi ziyaret etmemek de sanki bir şeyleri görmezden gelmek olurmuş gibi… Bu noktada Ulucanlar Cezaevi’nin tarihçesini okumanız doğru olur diye düşünüyoruz, şurada en iyi şekilde anlatılmış.
Müze Evliyagil: Burası Ankara’nın ilk özel çağdaş sanat müzesi. Evet biliyoruz, merkezden uzakta diye düşüneceksiniz, ancak Kopenhag’a gidip Louisiana Müzesi’ne gidiyorsanız Ankara’da da zahmet edip buraya kadar gitmek ve bu gibi girişimleri özellikle gençler olarak ilgi göstermek gerekiyor diye düşünüyoruz, çünkü neden Türkiye’de daha fazla böyle müze olmasın? Gurur duyduk efenim.
Erimtan Müzesi: Yetmedi, PATRON ÇILDIRDI. Bir adet arkeoloji ve sanat müzesi daha verelim abimize. (ya insan sanat müzesini şöyle anlatır mı ya öff sdfsd) Ülkede böyle şeylerle karşılaşınca o kadar seviniyoruz ki, şımarmamak elde değil. Erimtan Müzesi’nde neredeyse tamamı Anadolu kökenli yaklaşık 2000 eser yer alıyor. Ayrıca birçok etkinlik de gerçekleşiyor, biz buradan bakıp bakıp çok özendik. Şayet Ankara’da yaşıyorsanız ya da geziniz bu günlerden birine denk geliyorsa mutlaka değerlendirin.
Ankara’nın en iyi mekanları : 2 günde ne bulduysak!
Yukarıda da söyledik, Ankara’da resmen bir mekan patlaması yaşanıyor. Ankara’da tanıştığımız/buluştuğumuz birçok kişi birkaç yıl öncesine kadar durumun bu şekilde olmadığını söyledi, belki de şehrin sıkıcı olduğunu konusunda şikayet etmeleriniz bu yüzdendi Ankaralı arkadaşlar, bilemedik. Neticede şu anda Ankara’da onlarca güzel mekan var, biz de 2 gün boyunca her yerde her şeyi, yer yer kahveyi bile paylaşarak tüketip deneyebildiğimiz kadar yer deneyerek bir rekora koştuk ve sizin için Ankara’nın en iyi mekanları hangileri onu tespit etmeye çalıştık. Zevklerimize göre biraz kayırmaca yapıp önceliği de Ankara’nın en iyi kahvecilerine verdik. Buyrun biraz mekan yığalım, Ankaralıların keyfi yerine gelsin.
Paper Roasting Coffee & Chocolate: En sevdiklerimizden birini en tepeye yazalım, zira bizce burası herhangi bir kahveci değil. Hem kendi çikolatalarını yapıyorlar, hem son derece kaliteli kahveler. Hatta dünyadan sevdiğimiz birçok kahveciyi yakından takip ettikleri gibi yakın zamanda çeşitli ülkelerden farklı farklı kahvecilerin kahvelerini servis etmeyi de planlıyorlarmış, sırf bu sebepten bile “İNŞ İstanbul’a da açılırsınız” diye 20 kere falan söylemişizdir. Mekanın kendisi zaten çok güzel ve son derece Berlin dublörü, o yetmez ise sırf frambuazlı çikolatasını denemek için bile gidilir! Biz Ankara’da yaşıyor olsak burayı dışarıda çalışma mekanımız bellerdik, haberiniz olsun sevgili Ankaralılar.
Ekşi Maya: Kahvaltı menüsüne bayıldığımız, ekmekleri cidden güzel olan ancak sabah sabah aşırı asık surata ve geciken servise maruz kalarak pek de övmeme kararı aldığımız mekan. Evet Ekşi Maya, sana trip atıyoruz, sana “yk bşy ya üff” yapıyor ve göz deviriyoruz…..Belki şans eseri kötü geçen bir günlerine denk gelmişizdir diyerek yine de listeye alalım dedik.
Very Cupcake: Şans eseri yolda yürürken karşımıza çıkmış, hakikaten leziz cupcake’ler yapan kendisi küçük, işlevi büyük mekan. Duyduğumuza göre İstanbul’da Bağdat Caddesi’nde de bir şubesi varmış, çok şükür ki bize uzak ve delirmiş gibi cupcake yememize sebep olmayacak. Red Velvet Cupcake’i önerimizdir.